Kişilerarası ilişkilerde yaşanan sorunların çoğu ilaç tedavisine yanıtsızdır. Hekim hangi ilacı önerirse önersin, kişinin hayatında, kişilik yapısında, olayları algılamasında değişim olmazsa hastada (danışanda) farkındalık ve dolayısıyla iyileşme sağlanamaz. Bu sebeple major psikiyatrik rahatsızlıklar dışındaki durumlarda (hatta bu rahatsızlıklarda bile) bireysel psikoterapi çok etkilidir, tedaviden en iyi sonucu alabilmek için gereklidir.
Konuşma insan için beyin ve dış dünya arasında etkileşimi sağlayan son derece önemli bir araçtır. Sözel etkileşim dışında kalan duygusal etkileşimle birlikte konuşma, büyüme ve gelişme sürecinde kişiliğimizin ana şekillendiricilerinden biridir. Klasik psikoterapi anlayışı içerisinde psikoterapide sağlamaya çalıştığımız, kişiliğimizde normal büyüme süreci içerisinde eksik kalmış, tamamlanmamış parçaları bulmak, tamir etmek ve zarar verici olanları değiştirmektir.
Bu açıdan psikoterapi süreci de bir çeşit büyüme ve gelişme sürecine benzer. Bu sebeple psikoterapi tıpkı bir çocuğun zihinsel, duygusal ve kişisel büyüme ve gelişmesinde olduğu gibi etkin bir araç olan konuşmayı insan etkileşimi ile birleştiren ve araç olarak kullanan bir tedavi türüdür. Psikoterapi “konuşma tedavisi” olarak bilinir. Buna karşın, sadece konuşmayı bir araç olarak kullanmaz, tedavici (psikoterapist) ve hasta arasında kurulan iletişim ve etkileşim ve bunlarla sağlanan bilinçli veya bilinç dışı öğrenme tedaviye temel teşkil eder. Motive, içgörüsü iyi olan ve değişime niyetli insanlarda sonuç verir.